Kitap okumak bir toplumun gelişmesi için ana neden dir. Kitap okuyanlar diğer insanlardan her konuda daha başarılı olur. Okumayı bilmeyen ile okumayı bileni ayıran en önemli belirti okumak dır. Okumuyorsan okumayı bilmeyenle ne farkımız kalır? Okumak kadar önemli olan diğer konu neyi, nasıl, niçin, okuyacağına karar vermek dir. Hep şikâyet ederiz toplum olarak okumuyoruz diye. peki okuyanlar ne okuyor. Türkiye’de okuma grafiğine baktığımızda en çok okunan yayınlar kişisel gelişim, Bayanlara yönelik yayınlar ve romanlardır.
Kişisel gelişim adı altında yayınlanan eserlerin toplam yayınlanan eserlerin 5 de birine denk geliyor. Bunun sonucunda bu kitaplardan bir kaç tane okuyan kendini gelişim uzmanı olarak tanıtıyor. Oysa bu eserlerde işlenen konular gelişmişlik göstergesi olarak anlık haz alma ve en kısa zamanda amacına ulaşmak için her şeyin makbul olduğunu. Toplumsal değil bireysel çıkarların önde olmasını gerektiğini gerekirse aile, insanlar ve çevre, toplumun da bu amaç için kullanılacağı bir meta olarak önemsizleştirilmek de ve toplumda yardımlaşma ve dayanışmayı öldürerek din, dil, ırk, cinsiyet, yetenek, meslek ayrımı gözetmeksizin herkesin varlıklı, mutlu ve zengin olacağını ima ediyorlar.
Okuyucuya o kadar hakaret ediyorlar ki kişinin gelişmemiş, aptal, saf olduğunu kibarca ima ederek bu kitapları okumalısın yada bu seminerlere katılmalısın yoksa hayatın bir hiç olacak diyerek psikolojik etki altına alıyorlar. Gelişim, olumlamalar ve nlp ile insanların beyni yıkanarak kişiyi çıkar amaçlı bireye dönüştürüyorlar ve psikolojik etkilere acık hale getirerek kendi amaçlarına hizmet eden birey haline geliyor. Gelişimin devamlı olması gerektiğini söyleyerek kendilerine sadık müşteriler elde ediyorlar.
İnsanların duygularına hitap etmeden yüzeysel uygulanması imkansız bir sürü hayat reçetesi sunuyorlar. Onlar için uzmanlaşmak, bilim, din değil asıl olan çıkar ibaresini sunuyorlar. Olmadığında da daha gelişmek için zaman var bu işler o kadar kolay değil diyerek yeteneklere bakmaksızın bir yarışa sokuyorlar. En önde olan insanların başarılarından örnek verip bunun model alınması gerektiğini söylüyorlar oysa o yarışta kaç tane insan geride kaldı, Bu başarıya ulaşmak için nereden, nasıl, neyle, kiminle, ne biçim gibi soruları cevapsız bırakıyorlar.
Bunun sonucunda çıkarcı, yüzeysel, toplumun sorunlarında ilgilenmeyen, kimseyi beğenmeyen, kendini üstün gören, anlık yasayan bireyler den bir toplum meydana geliyor. Her insana bir maske vererek kişiliğini ortadan kaldırıyorlar. Duygulara önem verilmediği için toplum hızla bozularak güven ortamı kalkıyor. Boşanmalar, huzursuzluk, gayrimeşru ilişkiler, şuursuzluk diz boyu olması ile sadece tüketmek, her şeyin en iyisine sahip olmak için bir toplum meydana geliyor.
Şuursuz bir toplumda birlik ve bütünlük duyguları olmadığın için müdahaleye açık kolay yönetilen, gerçekleri sorgulamayan ve birilerine özenerek kendisi olmayan insanların başkalarının amacına hizmet eder oluyor. Neden, niçin, ne yapılmalı, ne zaman, kim yaptı, amacı nedir, gibi sorula cevap aramayan ölü gibi yasıyor lar. Bu gün İslam toplumun en büyük belaya maruz kalmasının tek nedeni de budur diye düşünüyorum. Bu gibi yayınlar ve faaliyetler e bulunanların tek geliştirdiği bir Pazar ve umut tacirliği yaparak para kazanmaları
Yorumlar
Yorum Gönder