Danışmana Gerek Var Mı








Bloğumu takip edenler İşletme yönetimi, İşletmecilik Gayrimenkul ve Yatırım danışmanlığı yaparak geçindiğimi fark etmişlerdir. Rahat ve çok iyi paralar kazandığımı düşünüyor olabilirsiniz ama hiçte rahat değil. Çünkü kendi aklıyla iş gören, başkalarına danışmayı eksiklik hisseden insanlar cennetidir ülkemiz. Her konuda kesinlikle bilgimiz var ve kimseden akıl almak gibi bir düşüncemiz olmaz. Dinlemek yerine konuşmayı, öğüt almak yerine öğüt vermeyi seven insanlara İşletmenizi daha iyi işler halle getirmek, işletmeyi büyütmek, doğru yatırım yapmalarına yardım ederim demek cesaret işidir. Hatta deli işidir. Sonuçta aklı kim kaybetmiş ki, sen bulasın.



Firmalar Her şeyin tıkırında piyasanın normal olduğu zamanda yöneticilik yapmak ve doğru yatırım yapmak kolaydır. Nitekim gerçek bir lider işletmeci kriz dönemlerinde beli olur. İyi işletmeciler krizle mücadele ederler, Mükemmel işletmeciler kriz gelmeden önce tedbirler alırlar. Sorunu gidermek yerine sorunun oluşmasını engellemek daha kolaydır. Onun içinde bizimkiler danışmana ihtiyaç duymazlar. Zaten; üç iş kitabı okuyup bir de bir kaç tene motive edici cümle öğrendin mi senden ala işletmeci mi olur. Zaten biz biliyoruz birde akıl almakta nerden çıktı akılla para verilmez. Gel konuş elime raporlar ver sonra da para iste o kadar beyinsiz değiliz ya. 

Birde işler iyi değilse bunu kimseye direk söylemezler onun yerine senden bir öngörüşüme ve ne yaparız derler. Bizlerde işletmenin durumunu analiz ederek gerekli tedbirler alınır ve yapılası gereken değişiklikler söyleriz. Bunu yeterli görerek hemen işe girişirler oda olmasa bir kaç tane makale okumak onların sorununu çözeceğine inanırlar ve para kurtarırlar. Oysa bilgi ve deneyim onlar için önemsizdir. Nitekim sen yarım saat konuştun inşaatta insanlar bütün gün 50 TL Ye çalışıyor sana bu fazla bile diyecekler diye korkuyorum. Birde danışmanları satıcı zan edenler var. Benim böyle bir ürünüm var satarsan sana şu kadar ödeme yaparım diyenler. 

Danışmanlık hayatıma başladığım 6 yıldan bu yana yüzlerce soruya cevap verdim ve her fırsatta bilgimi paylaşarak insanlara faydalı olmaya çalışıyorum. Sizlerde takdir edersiniz ki bunun da bir bedeli var. Gündemdeki gelişmeleri takip etmek, Yeni yayınları okumak analiz etmek, uygulama, sonuçları raporlama ve giderler sonuçta bunun da bir bedeli var. Nitekim ön görüşme yaptığım 200 den firma birlikte güzel işler yaptığımız 50 den fazla kurumlar oldu ve şu anda da çalışmaya devam etiğimiz firmalar. E posta üzerinden, facebook, linkedin, Google plus gibi sosyal ağlardan gelen soruların sayısını bende bilmiyorum. 

Dolasıyla bu durumda danışmanlık yapmak ve fikir için para istemek zordur, Ayıptır üstelik kendileri bedava veriyor. İyi ya o zaman benim onlara ödeme yapmam lazım demi madem o kadar biliyorlar neden firmaları bu durumda? Yine de gelişmeler umut verici akılı, bilginin ve deneyimin değerli olduğunu anladığımızda ve en önemlisi de kendi kültürümüze ve ülkemize özgü bilgi üretirsek o zaman güçlü bir Ülke olma yollunda adımlar atmaya başlarız.

Bir ülkenin zengin olması için bireysel değil toplumsal zenginleşmesi lazım bunun da yollu geliri tabana yayarak bütün insanların faydalanmasıdır. Bu da tarım, katma değerli ürünler üretmek, hizmet pazarlamak ve teknolojiye sahip olmak için ARGE ve bilgi üretmekten geçer. Başka birilerinin yaptığını yaparak değil. Oysa bizim toplumda birilerini takip etmek kopyalamak yaygın bir davranıştır onun içinde bütün firmalar hemen hemen aynı sorunlarla boğuşuyor, Karlar düşüyor, maliyetler artıyor. Bir kışım işletmeciler fiyat indiriminden, maliyetleri kısmaktan başka bir şeyi bilmiyorlar. Böylelikle hem kendilerini hem de diğer esnafları zor durumda bırakıyorlar. 

Farklılık Karlılıktır, İşteki farklılık yaratmak bilgiye ve ekibe bağlıdır. Günümüzde karlılığın düştüğü, maliyetlerin artığı, yönetim giderlerinin artığı bir zamanda karlı bir işletme sahibi olmak için ekibin yetişmiş kişilerden olması ve bunu doğru yönetmek, İsabetli kararlar almak içinde bilgiye ihtiyaç vardır. Sadece ürün ve fiyat konuşunda rekabet etmek artık tarih oldu. Doğru kararlar alarak yaratıcı olmakta bilgi ve deneyimlere bağlı olarak verilerle hareket etmelidir. Duygusal ve patron benim benim kararlarım geçerli diyenler eninde sonunda kayıp etmek zorunda. 

Zira bu kadar hızlı yaşanılan bir zamanda bir insanın bütün kararları alması doğru değil ve her şeyi bilmesi beklenemez sadece konusunda uzman olması gerekiyor. Her şeyi yarım yamalık bilenler hiçbir konuda uzman olacak kadar bilgili olamaz. Başkalarının aklına da ihtiyaç vardır iste bu konuda danışmanlar devreye girer. Danışmanlıktan yararlananlar başkalarının aklını kullanarak zenginliklerine zenginlik katarak parasal yönden çok zengin olup amaçlarını gerçekleştireceklerdir. 

Bazı patronlar danışmanlıktan uzak durarak zarar ederler yâda geçimini sağlayacak kadar para kazanırlar. İçlerinden bazıları da danışman tutarak, özellikle kritik konularda doğru karar alma yüzdelerini daha da artırmaya çalışırlar. Danışmanlarını dört kulakla dinleyerek, dört gözle izleyerek yeni yöntemler öğrenmeye ve uygulamaya çalışırlar. Farklı fikirler duymaya açtırlar. İnovativ yöntemleri uygulamaya açıktırlar.

Hangi konularda danışmanlara ihtiyaç var?
Kendi işini kuran küçük işletme sahipleri işletme kurulumunda ve sonrasında bütün işleri kendisi yönettiği gibi kendisi kararlar alır. Genellikle çıraklıktan, ustalığa oradan da kendi işini kurduğu için çoğu zaman kimseye güvenemezler, her işi en iyi kendileri bilir ve kendileri yapmaya çalışırlar. Bunların % 80 gibi büyük bir çoğunluğu karsız işletmelere sahipler. Bunlar işletmeci değil kendi işini yapan esnaflardır. İşletmeci, Girişimci, Yönetici denilemez. Daha çok az olsun kendi işim olsun diyenlerdir. Bir zaman sonra sıkılırlar ve işleri önemsemeyerek bezginlik belirtileri ortaya çıkar. 3 yıl kadar ayakta kalırlarsa büyümek ve bayilik, franchising vermeyi oda olmadı başka şubeler açmak için harekete geçerler. Yönetim bilgileri az olduğundan dolayı da büyürken iflas ederler.

Doğru yöneticiler işe aldıysa ve onların aklından da yararlanmayı biliyorsa işlerini daha da büyütebilirler. Ama belli bir aşamadan sonra işletme körlüğü ve başarılı olma tuzağına düşerler. Patron da, yöneticiler de yerinde saymaya, rekabete cevap verecek değişimi, dönüşümü, gelişimi becerememeye başlar. Danışmanlık alınacak konular

· İşletme kurulumu ve iş planı
· İş ve insan yönetimi
· Verimlilik ve maliyet düşürme
· Yeniden yapılanma ve kurumsallaşma
·Yeni şubeler açma 
· Mali ve finansal yöntemler
·Ürün geliştirme 
·Tekolojiyi etkin kullanma
·İthalat ve İhracat
·Yatırım Yapma Analiz etme 
· Resmi ve hukuksal işler
· Satış geliştirme ve pazarlama
· Marka yönetimi ve iletişim
·Bayilik, franchising sistemi kurma 

Yukarıdaki alanlarda tıkandığını görebilen ve itiraf edebilen patronlar bu alanlarda öncelikle kendilerini ve yöneticilerini geliştirmeye çalışırlar. Eğer yeterli mesafe kaydedemezlerse danışman arayışına girerler. Tabi farkındalığı yüksek iş sahipleri için bu durum geçerli. Âmâ bazen iş içinden çıkılamaz durumda danışman arayışına giriyorlar. Oysa işler iyi olduğunda ileri dönük yatırımlarla birlikte doğru yönetim için işletme sağlıklı olduğu zaman daha fazla verim alınıyor. 

Danışmanların hangi özellikleri onları değerli ve faydalı kılıyor?
· Üniversite diploması, Bilgisi; Patronların çoğu üniversite mezunu değildir. Fırsatları iyi değerlendirerek şirketlerini büyütmüşlerdir. Danışmanlar ise üniversite mezunu, dolayısıyla teorik bilgisi güçlü insanlardır. Üniversite eğitiminden ve tecrübesinden gelen çok önemli artıları vardır. Tabii muteber bir üniversitenin işletme veya ekonomi fakültelerinden mezun olan danışmanları tercih etmenizi tavsiye ederim.

· Başarılı yöneticilik geçmişi: Danışmanlık yapan herkesin başarılı bir yöneticilik kariyeri mutlaka vardır. Büyük ve/veya uluslararası firmalarda iş tecrübesi ve kültürü edinmiştir. Dolayısıyla iş yaşamını iyi bilirler. 

· Farklı sektörlerde deneyim: Beş yıldır danışmanlık yapan birisi hemen hemen her iş kolundan firmaya hizmet verdiği için; iş görgüleri ve kıyaslama yetileri çok gelişmiştir. Danışmanlar müşterilerinden yüzlerce yöntem öğrenmişlerdir. Sizlerin aklına dahi gelmeyecek ama başka bir sektörde uygulanmış bir yöntemi size önerebilirler. (Örneğin; bankacılıktaki bir uygulamayı piliç eti sektöründeki bir patrona önerebilirler.) Bu gözlemlerden süzülen damıtılmış bilgiyle sizlere işe yarar fikirler sunacak ve uygulamalar önerecekler.

· Geniş çevre: Asla yalnız yemek yemeyen yaratıklardır danışmanlar. Çevreleri çok geniştir. Tedarikçileri tanırlar, siyasileri tanırlar, iş adamlarını tanırlar, dernekleri tanırlar. Onların bu geniş çevresi size ışık tutabilir, faydalı gelebilir.

· Araştırmacı kişilik: Danışmanlar sürekli okur. İş kitabı okur, iş dergisi okur. Herkes normal gazete okur, o Dünya gazetesi okur. Araştırma okur. İnternette araştırma yapar. Guruların konferanslarına katılır. Sektörel araştırmalar yapar. Televizyon karşısında bile rahat durmaz, o belgesel kanalı senin, bu belgesel kanalı benim der dolaşır. Danışman, sürekli öğrenen organizmadır. Onun bildiklerini bilmenize imkan yoktur (gerek de yoktur). 

· Adaptasyon yeteneği: Danışmanlar firmanızda geçirecekleri üç dört gün sonrasında işinizi sizin kadar iyi kavrayacaklardır. İş süreçlerinizi, tedarik metotlarınızı, satış taktiklerinizi öğrenecek, 40 yıldır sizinle çalışıyormuş gibi sektörünüze hakim olacaklardır. Hariçten gazel okumayacaklarına emin olabilirsiniz.

· Tespit gücü: Danışmanlar bir firmadaki sorunları ve ihtiyaçları hızla tespit edebilir. Neyi iyi yaptığınızı, neyi kötü yaptığınızı görebilirler. Üstelik bunu yaparken de objektif olurlar. Sorunları aciliyet ve önemlilik sırasına da kolayca sokabilirler. Nasıl bir heykeltıraş baktığı taşın içindeki heykeli görebiliyorsa, danışman da incelediği firmanın içindeki potansiyeli kolayca görebilir.

· Çözüm zenginliği: Danışmanlar fikir fikir kaynayan insanlardır. Her iş sorununa mutlaka en az bir tane sağlam çözüm bulabilirler. Yaratıcı ve yenilikçidirler. Kırk yıl düşünseniz aklınıza gelmeyecek çözümler üretirler. Özgün ve farklı fikirlerle rakiplerinizden farklılaşmanızı sağlayabilirler.

· Anlatım becerileri: Danışmanlar için “sizin kolunuzdaki saate bakar ve size saatin kaç olduğunu söylerler” denir. Kısmen doğrudur. Sizin ve yöneticilerinizin zaman zaman dillendirdiği, ama bir türlü planlayarak hayata geçiremediği birçok fikri size danışmanınız söyleyecektir. Ama onun bu fikirleri sunum şekli ve hayata geçirme yöntemleri herkesten daha inandırıcı ve motive edici olacaktır.

· Eğitim becerileri: Danışmanların eğitmen yanları da vardır. Bildiklerini sistematik bir biçimde anlatmayı ve öğretmeyi başarırlar. Yöneticilerinizde ve çalışanlarınızda sizin başaramadığınız dönüşümü onlar başaracaklardır.

· Uygulama becerileri: Danışmanlar sadece bilen değil, yapabilen insanlardır da. Size ne yapmanız gerektiği söylemekle kalmazlar nasıl yapılması gerektiğini de gösterirler. Hatta bazen bizzat uygulamanın başında dururlar. Bir yönetici gibi sorumluluk alırlar.

· Ölçme becerileri: Danışmanlar, firmadaki değişimi ölçüp, sağladıkları iyileşmeyi rakamlarla göstermeye bayılırlar. Zaten “ölçemezsen yönetemezsin” düsturu ile hareket ederler. Böylece hem firmanızın performansını daha iyi takip etmiş olursunuz hem de değişime (danışmana) yaptığınız yatırımın geri dönüşümünü de daha net görmüş olursunuz.

İyi bir danışmanda olması gereken özellikler yukarıdaki gibidir ve böyle insanları yanınızda bulundurmak başta para olmak üzere sizlere çok şey kazandırır.Tabi danışman tutmak yetmiyor. Onların sözlerine ve planlarına da güvenmeniz gerekiyor. Eğer yetkin bir danışman tuttuysanız ve firmanızı iyi anlata bildiyseniz, o danışman size alanıyla ilgili çok iyi bir iyileştirme planı getirecektir. Bu planda; araştırmaya dayalı tespitler, bu tespitlerden hareketle çözüm önerileri ve en nihayetinde tatmin edici bir hedef ve o hedefe ulaştıracak strateji mevcut olacaktır.

Burada kritik nokta danışmana güvenmek ve firma ile ilgili her türlü bilgiyi ona çekinmeksizin açmaktır. Danışman firma sahibi kadar firmaya hakim olabilirse doğru öneriler ve planlar sunabilir.Bazı firma sahipleri tuttukları danışmanlara bir süre sonra firma yöneticisi gözüyle bakmaya başlarlar. Bu tip patronların danışmandan beklentileri kendi fikirlerini onaylamalarını, geliştirmelerini bile istemezler. Bir artı bir eşittir bir (1+1=1) edecekse danışman tutmanıza gerek yoktur. Danışman tuttuysanız bir artı bir iki de değil, üç etmelidir. Yani tuttuğunuz danışman firmanızda fark yaratabilmelidir. Bunun olabilmesi için de danışmanın fikirlerine değer vermeli, sözlerini ikiletmeden yerine getirmelisiniz. Dev markaların sahipleri sözünü dinleyecekleri danışmanlar tuttukları için zirvededir.

Danışmanların egoları yüksektir. Parayı veriyor diye düdüğü patrona çaldırtmazlar. Danışmanlar bu yönleriyle sanatçılara benzerler. İşin başarılı olması için düzeltilmesi gereken patronsa onu da düzeltmeye kalkışırlar. Sanırım patronların da danışmanlarda sevmedikleri yönlerden biri budur. Sonuçta danışmanlar firmanıza, yani size para kazandırmak için varlar. Acı reçete yazıyorlarsa içmekten başka çareniz olamaz, olmamalıdır.

Yorumlar