Türkiye Güçlü Devlet Olur mu?





Tarihi günleri yasadığımız bu zamanda insanlarımız ikiye bölündü. Bir taraftan bu ülke adam olmaz diyerek her türlü olumsuz düşünce ve sözlerle yapılan işleri ve gelişmeleri karalamak ve görmemezlikten geliyor. Olumsuz tutumlularının yanında Ülkemizin ve Milletimizin geleceğinden umutlu olup gelişmeler sevinçle karşılanmakta olanlarda var. Bunlara göre de Türkiye artık dönüm noktasındayız ve ilerlemeye devam edecek ancak Bu başarıların devam etmesi içinde bütün olmak zorundayız. Aslında bu kadar başarılı işleri karalamak isteyenlerin amacı kendi vicdanlarını rahatlatmak için çamur atmak yada birilerinin, kendilerinin çıkarlarını korumak adına Kendi çıkarlarını Ülkenin çıkarlarının önünde tutmaktır. . Hangi görüş ve düşünce olursa olsun yapılanları takdir etmek erdemliktir. Ne yazık ki yok! 

Bir toplumun zengin olması o ülkenin ve devletinde güçlü olması demektir. Ülke ile toplum ayrı düşünülemez. Ülkemizin güçlü ve sözü gecen bir devlet olması için askeri, işletme ve ekonomik olarak güçlü olması lazım. Onun içinde gelir dağılımından her kesimin pay alması gerekiyor. Ülkemizde tarımdan başlayarak sanayi ve teknolojik, savunma alanda son sistemle üretim yapılmalı ve Uluslar arası arenada de markalı ürünlerimiz bulunmadır. Bu zamanda firmalar ve markalar devletlerin önüne geçmiş olup askeriden daha çok ekonomik ve pazar için savaşlar yapılıyor. Hata sadece ekonomik ve ürünlerle ülkelere girerek yer altı ve yer üstü kaynaklarını el koyuyorlar. Örnek görmek isteyenler markalara ve bankalara baksınlar. 

Güçlü devlet için bilgili millet olmak zorundayız. Devletimizin çıkarlarını önce düşünmek zorundayız. Bireysel ve toplumsal olarak bizler zengin bir millet olur muyuz? Bu konuda karamsar olamam ama yol almamız gereken bir çok konular var. Bir çiçekle bahar gelmediği gibi bir kaç güzel sevindirici gelişmelerin kalıcı olmalı ve daha da artması gerekir. Bunun içinde bireylerin işletme yönetimi, girişimcilik, pazarlama, ihracat, üretim, icat ve finansal yönetim konularında bilgi sahibi olmalı aynı zamanda erdemli ve inançlı olmalıyız. 

Bizde hala iş deyince akla sabah işe gitmek, aksam eve gelmek bir firmada çalışmak yada devlet memuru olmak akla geliyor. Kendi işletmesi olanlarda sadece geçimini sağlamak için işletmecilikten uzak kendi işinin sahibi oluyorlar. Çoğunluk bayilik alarak ürün satmak yada hizmet sunmak için işletmeler kuruluyor bu da dar bir çevrede kazanç sağlıyor oysa ürünler için sınırsız bir pazar alanı olup dünyanın her yerinden müşterileriniz olabilir bu da size kazanç ve zenginlik olarak döndüğü gibi markanın yanında ülkenizde tanıtmış oluruz. 

Olumsuz duygularımın yanında olumlu ve beni heyecanladıran işe artık her ülkede kendi iş adamlarımızın olmasıdır. Yeteri kadar olmasa da gençlerimiz dededen kalma yöntemler yerine yeni yöntemlerle girişimcilik ve işletmecilik konularına ilgileri artıyor ve bu konuda eğitim ve araştırma yanında danışmanlıklar dan yararlanıyorlar. Bu da halkımızda işletmecilik, yatırım ve ekonomi konularında bilgileri artıyor. her genç insanın hayali arasına girdi kendi işini kurmak. Belki bu gün değil ama bir gün muhakkak güçlü devlet, bilgi düzeyi yüksek ve varlıklı, inançlı bir toplum olacağız. Bizlerin buna bir damla kadar katkısı olursa onur duymama neden olur. Zaten yazmamızın amacı da budur. Devletimiz de bu konuda gerekli çalışmaları yapıyor. 


Yorumlar