Girişimcilik Korkusunun Kaynakları Nelerdir?

Insani girimcilikten caydiran ne büyük tuzak sabit maas tuzağına düşmektir. Ülkemizde insanlar risk almayi sevmiyor onun için girişimci olmak yerine sabit maaşlı çalışmak daha avantajlı gelir.

Sabit maaş da risk düşük gelirde düşük ama girişimcilikte gelir yüksek olmakla birlikte risk de yüksek yalnız aylıkli insanin sadece bir gelir kaynağı olurken işletme kuran girişimcinin kurumda çalışan insan sayısıdan daha fazla geliri olur.  Kazanç miktarı girişimcinin işletme bilgisi ve yeteneklerine bağlıdır.  Ne yazık ki ülkemizde girişimcilik delilik olarak algılanıyor ve sabit maaşi olmadığı için kız bile vermiyorlar çünkü iş dünyasında düzenli gelir olmaz.

Gelir dalgali olup bir zaman çok bir zaman az yada hiç olmayabilir.  Girişim, pazarlama,  ar ge, üretim,  finans yönetim,  işletmecilik delilik ve akil dışı romantiklik olarak algılanıyor.  İşte bu yüzden zengin ve refah seviyesi yüksek toplum olmaktan uzak kalıriz. Çünkü bu zaman girişimcilik zamanı.

Girişimcilerde girişkenligi etkileyen içsel ve dışsal faktörler olaral ayirmak gerekiyor.  İçsel faktörler kişinin kendi bilgi deneyim ve korkulardan kaynaklanıyor. 

Bilgi ve deneyim sorunu bir şekilde çözüme kavuşur ama korku faktörünü çözüme kavuşturmak için girişimcinin geçmişinden ve yetişme ile aile ortamına bakarak korkularını yenmesi lazım.  Elinde hangi olanak , bilgi ge deneyim olursa olsun korku varsa hiç girişkenlik yapamaz ve girişimci olaral hayatina devam edemeyerek çalışan olurlar.

Girişimcilerde başarılı olamama, işi bitirememe, başlayamama ve devam etirememe korkusu yatar.   Dışsal faktörler olarak sermaye, vergi sistemi ve devlet  sistemi girişimcilere ayrıcalık tanımali.  İşletme yönetim danışmanları girişimciyi birey olarak bakıyorlar oysa birey toplumun parçası bireyi anlamak için toplumda en azindan bireyin ailesi de incelenmeli.

Bütün insanlar eşit fakat olanaklar ve aile farklıdır.  Hayata aile faktörü ve cevre, eğitim  inkar edilemez farklar yaratır.  Ancak her türlü olumsuz şartlarda olan insan karar alarak kendini yeniden motive ederek bütün sorunlara karşı savaşmak için kendini eğitmesi ve donanımlara sahib olmasi için doğru kişilerden destek alarak kendini yeniden olmasi gereken niteliklere sahip olmak için külerinden yeniden doğmayi başarmak zorunda.

Hani insanın etrafında olmasi beklenen insan modellerini fark edip de kendisi olmak için yol alarak ilerlemeye basladiginda etrafındaki olmasi gereken insan tipine uymasini isteyenler o zaman o insani kötüler işte bu noktada sıkıntılı ve yalnızlik içinde olur. 

Bu değişim zorluklarla dolu doğuma benzer. Değişen insan da eski sistemin rahatlığı, onune konan engeller, aklını celmeye çalışan insanlar, sistemler ve basaramama korkusu ikinci bir çember oluşturur.  Ancak kendini bilen amacına ulaşmak ve için doğru yerde karar alarak doğru zamanda mücadele ederek sonuç alana kadar mücadele etmesi gerekir.

Bu mücadele 3 gun 5  gün değil gün yerine yıllar alir. Bu değisim zamani kişinin hedefi ne kadar büyükse ulaşmak o kadar yil zaman a ihtiyac duyar.  Ama bir kere yol alarak korkuları teker teker geride birakmaya başlarsınız işte o zaman o başarısızlık cemberinden çıkmaya başlarsınız.

Hayatimizla ilgili bir karar alırken sorduğumuz ne kadar farkli insan olursa o kadar farklı düşünce arasında kalariz. Sorduğumuz insanlar sonuçlarına kendisi katlanamayacagi için bilese de bilmesede fikir yürütür.  

Çoğunun bilgisi olmasada bilmemenin verdiği ezikigi yaşamamak için yine de kendisine bakmadan fikirler sunar.  İnsan bu anda bir karar alır ancak bu karar kendisine ait olmadığı gibi kendisinin zan ederek bilinçsizce hakaret eder.

Ne yazık ki bun insanlar arasında fazla öneri de bulunan sadece kendini düşünen egoist insanların içinde büyük bir ezikilik duygusu vardır.  Oysa insan kendi kararlarını kendisi almali çünkü sonuçlarına kendisi katlanmak zorunda olduğu gibi kendisinin tam olarak ne durumda olduğunu ve ne bildigini, yeteneklerini kendisinden baska birinin bilmesi mümkün değil.  Her önünüze gelen den fikir almak yerine işin profosyonellerinden destek almak daha iyi olur.

Hayatimiza yön veren kararlarimizin çoğu bilinçsiz etkinlikten kaynaklanır.  Her insan bir kendisi olmak bir de çevresinde ki insanlara göre olmak istediği kişi olmak ister bu iki farklı kişi sürekli çatışma halinde olduğu için insan sürekli ikilime de kalarak mutsuz olur.  Çevresine göre olmasi gereken insanlar ile kendisi olmasi gereken insanin cevresi sarılır ve kendisi olmak yolunda bütün yollari kendisi tıkar.


Yorumlar