Iki arkadaş sohbet ediyormus. Sohbet sırasında biri " Karpuz çok guzel meyve demiş " Diğer arkadaşı " Sen karpuz yedin mi hiç hayatinda" Arkadaşı " Abimin arkadaşi komutanını karpuz yerken görmüş oradan biliyorum "diyerek cevap vermiş.
Ne yazık ki iş dünyasına yönelik özelikle girişimcilik konuşunda bazi yazarlar, insanlara ve firmalara eğitim vermek işteyenler olayları siradisi olarak abartır insanlar da bunlari gerçek saniyor.
Çoğu insan okunmuştur ama hatirlatma yapmak için kısa not şeklinde yazayım.
Köylünün biri şehire gitmiş bir markette satış görevlisi olarak çalışmaya başlar ilk gün ped almaya gelen bir müşteriye tekne ve araba satar.
Is adamın biri borçlu olduğu zamanda iflas etmek üzereyken kendisini ünlü is adami diye tanıtan birinden çek alir onu kasaya koyar ve işler düzelir. Çeki geri vermek üzere gider. Hemşire onun deli olduğunu kendisini ünlü iş adamı olarak tanıtırak sahte çek verdiğini söyler.
Kısaca bu tip uçuk hikayeler ile halkla ilişkiler beya reklam amaçlı başarı hikayelerine itibar etmeyin. Çok azi doğru olsa da bile böyle hikayeler insanların şansa bağlı faktörün hayata önemli olduğunu veya kadere bağlı olduğunu düşünür.
Bu durumda girişimci insanın bilgi, yönetim, ekip, satış, pazarlama, planlama ve finans yönetim, muhasebe gibi işletme yönetim départmanlarin önemsiz olduğunu kısmet vericisi Allah olmuyorsa kısmet değilmiş derler.
Gerçek şu ki insanlar başarılı insanin sadece görünün yüzünü görür. Onun başarı yolunda verdikleri mücadele, çekilen sıkıntı, hayal kırıklığı, erdem ve nitelikler, başarısızlığı görmezler. Onların gözleri başarılı insanın ışıltısı ile gözleri kamaşir. Kisa yoldan yorulmadan onun gibi olmak işterler.
Dışarıdan her şey buz dağının görünün yüzü gibi asıl büyük olan görünmeyen suyun içinde olmasi gibidir. Oysa girişim için duyum, araştırma, eğitim, düşünme, kendine uygulama, uygulmaya koyma ve sonuçlandirarak tekrarlamak lazım. Ne yazık ki bizde duyum, uygulama iflas ve sonrasi akla eğitim geliyor.
Yorumlar
Yorum Gönder