BİR GAYRİMENKUL ZİNCİRİ NASIL MARKA OLABİLİR?
Türkiye'de her yıl birkaç tane yeni emlak zinciri ortaya çıkıyor.
Birçoğunun adı da sistemlerini kopyaladıkları ülkelerin dilinden; İngilizce...
Yalnızca adları İngilizce olsa iyi maalesef kültürleri de yabancı, bunun
sonucunda Türkiye'ye uymayan ve genel anlamıyla Türkiye'de başarılı olmayan iş
modelleri kurgulanıyor. Bu yazımda bir emlak zincirinin marka olabilmesi ve
başarılı bir iş modeli sunması için neleri içermesi gerektiğini anlatmaya
çalışacağım.
1) Genel anlamıyla satış, özelde ise emlak satışı herkese uygun bir iş
değildir. Emlak satışında başarılı olabilmek için hem satıcı olmanızı
kolaylaştıran doğuştan gelen bazı avantajları taşımanız gerekir hem de bu
avantajları satış ve meslek bilgisi ile taçlandırarak sürekli şekilde
geliştirebilmeniz gerekir. Maalesef emlak zincirlerinin birçoğunda her yıl
%50'nin üzerinde personel kaybı yaşanmaktadır.
Sektörde "Recruitment"
denen ofisler için danışman yaratma sürecinin hiçbir şekilde sürdürülebilirliği
yoktur. Bu şekilde kaliteli ve iyi eğitimli kişilerin sektöre çekilmesi mümkün
olmadığı gibi hasbelkader giren kişilerin memnuniyetini sağlamak da mümkün
olmamaktadır. Bunun sebebi eleman seçme süreçlerinin bilimsellikten uzak ve
"geleni kapmak" anlayışı ile yürütülüyor olmasıdır. Yıllardır devam eden
bu süreç insanların sektöre ve emlak danışmanlığı mesleğine güveninin
kaybolmasına yol açmaktadır.
Yapılması gereken, emlak danışmanı seçme sürecinin
bilimsel temellere dayandırılması, davranış ve eğilim testleri ve detaylı
mülakatlar, hatta role play çalışmalarının kullanılması, bu şekilde emlak
danışmanlarının taşıması gereken eğitim, davranış ve hatta görünüm
özelliklerinin standardize edilmesidir.
2) Emlak zincirlerine bağlı olarak ofis açan kişilerin, ya da sektördeki
adıyla broker'ların yani yatırımcıların temel eksikliği ise emlak
danışmanlığının altyapısına sahip olmadan ofis açmalarıdır. Bu yatırımcıların
önemli bir bölümü bir ofisi yönetmenin gerektirdiği niteliklere sahip değildir.
İyi bir satıcı olmak asla iyi bir yönetici olacağınız anlamına gelmez. İnsan
yönetmek, motivasyon, planlama ve kontrol sistemlerini kurmak, para akışını
yönetebilmek, performans ölçümü yapmak ve yönetmek, raporlama ve takip, iş
geliştirme ve en önemlisi pazarlama gibi temel yeterlilikleri edinmeden ofis
açmak, karlı bir iş kolunda başarısız olunmasına yol açmaktadır.
Ofis yönetimi,
yatırımcı olmak dışında konsantrasyon gerektiren tam zamanlı bir iştir. Ofis
yöneticisi ekibi yönlendirmek, motive etmek, performansını takip etmek ve en
önemlisi onlara koçluk yapmakla mükelleftir. Bir emlak zinciri, ofis açan bir
broker'a en başta bu temel yeterlilikleri kazandırmalı, ekibi ve ofisi nasıl
yönetebileceğini öğretmelidir.
3) Emlak danışmanlığı işindeki "Danışman" kelimesi çok iddialı
bir terimdir. Maalesef Türkiye'de ithal sistemlerin yurtdışında oturmuş eğitim
programları uygulanmadığı gibi eğitimlerle ilgili bir ölçme ve değerlendirme de
sözkonusu değildir. Birkaç başlangıç eğitimi dışında eğitimlere danışmanların
para ödeyerek katılması zaten baştan yanlış bir uygulamadır. Marka olma peşindeki
bir zincir eğitimleri bir müfredata bağlı olarak ücretsiz düzenlemeli, yurtiçi
ve yurtdışındaki hem akademik yönü olan hem de uygulamayı bilen eğitmenlerle
çalışarak kişilerin asgari yeterliliğe ulaşmasını sağlamalı, bunu teşvik etmeli
ve başarısız olanları ise sistemden çıkarmalıdır.
Eğitimler birkaç basit satış
eğitimiyle sınırlı olmamalı; Davranış, satış, pazarlama, teknoloji, sürekli
gelişim, hukuk, gayrimenkul matematiği, gayrimenkul finansı gibi hem kişisel
yetkinlikleri geliştirici hem de mesleki formasyon kazandırıcı eğitimlerle
gerçek danışmanlık bilgisine ulaşılması temin edilmelidir. Bu eğitimler
periyodik olarak tekrarlanmalı, yapılacak sınavlarla seviye yükseltilmeli ve
elemeler yapılmalı ve en önemlisi bu müfredat zorunlu olmalıdır.
Eğitimler
yalnızca eğitim zamanıyla sınırlandırılmamalı, sonrasında online eğitimler ve
ofis içi koçluk destekleriyle sürekli tekrar esasıyla öğrenilenlerin hayata
geçirilip geçirilmediği izlenmelidir. Marka olma peşindeki bir zincir kendi
akademisini kurarak çalışanların faydalanabileceği bir seçmeli eğitimler
programı teşkil etmeli, kendi yayınlarını hazırlamalı ve online video'lar veya
koçluk destekleri ile 7/24 eğitim desteği sunabiliyor olmalıdır.
4) Marka olacak bir emlak zinciri çok çeşitli kaynaklarla entegre edilmiş
ve kullanımı mecbur olacak bir CRM altyapısı sunmalıdır. Sektördeki
"Önemli olan satıcı portföyüdür" yaklaşımı süratle değişmeli ve
alıcının pazarlamadaki önemi danışmanlara anlatılmalıdır. Bir markanın en büyük
serveti CRM veri tabanıdır. Tüm çalışanların kapsamlı şekilde teknolojinin
kullanımı, internet, sosyal medya yönetimi, CRM kullanımı ve faydaları
konusunda eğitilmeleri şarttır.
Bu şekilde yalnız ofis içinden değil Dünyanın
her yerinden her yere bağlanarak iş yapabilmek, portföylere ve alıcı
bilgilerine ulaşabilmek, karşılaştırma ve fiyatlama yapabilmek ve olabildiğince
mobil olarak işlemlerde sürat kazanmak ve daha da önemlisi işlemleri kayıtlı ve
izlenebilir şekilde yapabilmek mümkün olabilir. Maalesef hemen hiçbir zincir şu
aşamada teknolojinin bu işteki önemini kavrayamamış gözükmektedir. Bu sistem
otomatik değerleme programları gibi tool'larla entegre edilerek danışmanların
sektörel araştırma ve fiyatlama bilgisi eksikliklerini kapatabilir. Reidin ve
benzeri veri üreten kuruluşlarla entegre olmak teknik anlamda çok önemli destek
sunabilir.
5) Marka olacak bir zincirin merkezi olarak ofislerine hukuk, teknoloji,
pazarlama ve iş yönetimi alanlarında sürekli destek sunuyor olması gerekir.
Yani basitçe merkezde gayrimenkul hukuku alanında uzman bir hukukçu bulunması
durumunda ofislerin karşılaştığı vakalar için yönlendirici olunabilir, bu tarz
bir başlangıç ileride yanlış adımlar atılmasını önleyecektir. Keza her ofisin
pazarlama alanında uzman olması beklenemez.
Stratejik pazarlama, medya
planlama, bütçeleme, sosyal medya gibi konularda merkez, ofislere know-how
sunmalı ve bunu markanın gelişimi açısından kritik bir adım olarak görmelidir.
Ofis yöneticilerine sunulacak iş geliştirme (Business development) ve iş yapma
(Deal making) desteği ofislerin karmaşık ve önemli işlerde merkezin desteğini
hissetmelerini ve yardım almalarını sağlayacaktır.
Örneğin bir iş kurulurken
hangi bölgede kimlerden hangi konularda destek alınabilir konuları başlangıçta
standart bir destek olarak sunulabilir. Keza IT ve bilişim konuları da
sunulabilecek merkezi destek kapsamında ele alınmalıdır zira her ofiste bir IT
uzmanı bulundurulması hem imkansız hem de rasyonel değildir.
6) Emlak zincirinin kendisi markayı konumlandırma anlamında bir pazarlama
planı oluşturmalı ve bunun için bir pazarlama bütçesi ayırmalıdır. Markanın
pazarlanması ofislerin yapabileceği bir iş değildir. Markanın kurumsal kimliği
yanında kurumsal kültürünün oluşturulması da esastır. Marka dediğiniz logo ve
ofis standartlarını yazmak demek değildir. Marka müşterine nasıl davrandığın ve
nasıl hizmet sunduğunla ilgili bir kültürdür.
Her marka önce marka kültürünü
geliştirmek zorundadır; Markanın vizyonu nedir? Marka değerleri nedir?
Danışmanların kültürü nasıl olacaktır? Bunların ithal edilmesi sözkonusu
olamaz, her marka yerel değerlerini ve kendisini diğerlerinden ayırt eden
noktaları bulmak zorundadır. Bunun bir sonraki adımı "Franchise"
standartlarını oluşturmaktır. Bu da tüm iş süreçlerinin kurumsal bir akışla
tanımlanmış olması ve standardize edilmesini gerektirir. Ofisin dekorasyonu,
personelin giyimi, basılı dökümanlar, kurumsal işaretler, ortak iletişim dili
ve bahsedilecek değerler, her bir işin akışı planı, ölçme ve raporlama
standartları... ve daha onlarca konu.
7) Markanın iş modeli Türk kültürünü dikkate alacak şekilde
yapılandırılmalıdır. Gelir kaynakları, bölüşüm esasları, sabit ve değişken
giderler, ödüllendirme sistemi, cezalandırma sistemi, performans ölçüm sistemi,
kişisel gelişim sistemi... her çalışan markanın kendisine katacaklarını bilmek
ister, kendi kariyeri için yapılmış planlamayı görmek ister ve maddi faydaların
adil ve ölçülebilir standartlara sahip olmasını arar. Adil, etkili, bilimsel
bir performans ölçüm sistemi ve gelir paylaşımı modeli kurmak bir markanın en
büyük mücadelesi olacaktır. Bugün maalesef hemen hiçbir markanın bunu başarmış
olduğundan bahsedemeyiz.
Performans sistemi geliştirmek bir bilimdir. gereken
parasal ve zamansal yatırımı yapmadan bu konuda başarıya ulaşmanız mümkün
olmayacaktır. Şurası çok açıktır ki Amerika'dan ithal sistemler ne
yatırımcıları ne de danışmanları tatmin etmemektedir. Sektördeki yüksek eleman
kayıpları ve memnuniyetsizlik bunun en büyük kanıtıdır. Neden 2-3 katı gelir
kazanabilecekken iyi eğitimli bir kişi bir bankada günde 10 saat dirsek
çürütmeyi gayrimenkul sektörüne tercih ediyor, zincirlerin takkeyi önlerine
koyarak bunu düşünmelerinde büyük fayda vardır.
8) Marka olmak isteyen bir zincirin "Franchise" oluşturma ve
satma politikası başarısını belirleyecek temel konulardan birisidir. Bugünkü
görünüm "Franchise'ı sat gerisi Allah kerim" sistemidir. Ofisi açan
yatırımcı markadan somut bir destek almamakta, işlerinde yalnız kalmakta,
yeterli eğitim desteği alamamakta ve Dünya'da olup biteni anlayacak bir vizyona
sahip olamamaktadır.
Yatırımcılara aşırı vaatlerde bulunmak, bu işi olduğundan
basit göstermek, birkaç otel eğitimi ile gaza getirmek, yılda birkaç ödül
dağıtarak motive ettiğini zannetmek ama özünde bilgi, teknoloji ve iş
geliştirme desteği sağlamamak bugünkü resmin özetidir. Bunun sonucunda ofisler
yaptıkları işlemleri merkezden saklama ve franchise bedeli ödememe
mücadelesindeyken merkez de "Ben ne sunuyorum" diye bakmadan asgari
de olsa birkaç kuruş franchise bedeli toplama savaşını vermektedir. Çok bilinen
bir marka için ofislerden birinin yorumunu sorduğumda bana "Gölge
etmesinler başka ihsan istemeyiz" demeleri durumu olanca açıklığı ile
açıklamaktadır aslında.
Tüm bunların özeti olarak şunu
söyleyebilirim; gayrimenkul piyasasında markalı ofisler için büyük bir pazar
bulunmaktadır ancak markalı ofislerin gerçekten bir marka olduklarını söylemek
çok zordur. Bilinir olmakla marka olmak çok farklı şeylerdir. Bir kaç frekans
TV reklamı vermek sizi marka yapmaz, ancak eşe dosta hava atmanızı sağlar.
Marka olmak, hizmet standartlarınız olmasını gerektirir, çalışanlarınızın ve
müşterilerinizin sizden ne bekleyeceklerini bilmesini gerektirir, işinizi
bilmeyi gerektirir, çalışanlarınızın bilgili olmasını ve değer üretebilmelerini
gerektirir, omurgalı olmanızı gerektirir, paydaşlarınıza kazandırmayı bilmenizi
gerektirir, pazarlama yapmaya ve markayı konumlandırmaya önem vermenizi
gerektirir, teknolojiyi etkili şekilde kullanmanızı gerektirir, içinde
olduğunuz sektöre katkı sağlamanızı ve hatta liderlik etmenizi gerektirir.
Zincir emlakçıların marka yönetiminin ne olduğunu anlaması gerekir.
Marka,
parasını verip uluslararası markayı Türkiye'ye getirmiş kişilerin hem
yatırımcı, hem genel müdür, hem pazarlamacı hem teknoloji duayeni hem de
finansçı şeklinde kişisel mucize yaratmaya çalışmasıyla ayakta kalamaz. Marka
olabilmek, kurumsal olmak ve kişilere bağlı kalmadan ayakta kalabilmek
demektir. Her şeyden önce şunu söylemeliyim ki; bir marka hiçbir yatırım
yapmadan "Sektörden kazandıklarımızla döndürürüz" mantığı ile
yaratılamaz. Bugün bir gayrimenkul markası yaratmak için ciddi bir sermaye
yatırımı gerekir, bu iş üç beş gayrimenkul satışının komisyonuyla
kotarabileceğiniz bir iş değildir.
Kazanmak için markanın pazarlanmasına
yatırım yapmanız gerekir. Tarlanın taşıyla tarlanın kuşunu vurmak isteyenler
için gayrimenkul uygun bir alan değildir. Türkiye'de kurumsal bir gayrimenkul
markası için halen büyük bir boşluk bulunmaktadır, bu boşluğu ya mevcut
şirketler kendilerini geliştirerek dolduracaklar ya da günün birinde buradaki
büyük potansiyeli görecek, sermaye ve vizyon sahibi bir yatırımcı
dolduracaktır.
Yorumlar
Yorum Gönder